DEĞERLENDİRME RAPORUKAYA ZEMİNLER SAĞLAM MI?
Nisan 2019 tarihinde Ka 1thane ilçesi, Yahya Kemal Mahallesi, Ak1c1 Sokakta meydana gelen toprak kaymas1 hakk1nda, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odas1 0stanbul ^ubesi aç1klamas1:0stanbul un Kâ 1thane ilçesi, Yahya Kemal Mahallesi, Ak1c1 Sokakta bulunan in_aat kaz1alan1ndaki istinat duvar1n çökmesi sonucu toprak kaymas1 meydana gelmi_ ve bu alandaki 4katl1 bir bina, kayman1n hemen ard1ndan k1sa bir süre sonra çökmü_tür. Bölgede bulunan veriskli görülen 21 bina bo_alt1larak önlem al1nmak istenmi_tir.Y1k1m1n hemen ard1ndan JMO 0stanbul ^ubesi taraf1ndan olu_turulan teknik ekip taraf1ndanyerinde incelemeler yap1lm1_ olup, neden sonuç ili_kisi irdelenerek bir de erlendirme raporuhaz1rlanm1_ ve ekte bilgilerinize sunulmu_tur.Bas1na ve kamuoyuna duyurulur.TMMOB JMO 0stanbul ^ubesi Yönetim KuruluEk: De erlendirme Raporu
DEĞERLENDİRME RAPORUKAYA ZEMİNLER SAĞLAM MI?
Önceki yıllarda Sütlüce’de, Ümraniye’de, Ataşehir’de ve Kartal’da olduğu gibi, bugün deKâğıthane’de meydana gelen bu olay ne ilk nede son olacaktır. Hepimizin bildiği gibi sel,heyelan, deprem vb doğa kaynaklı afetler vardır. Ancak son dönemlerde İstanbul’da meydanagelen bina yıkılması, bina çökmesi, bina devrilmesi, toprak kayması vb. gibi can ve malkaybına neden olan olaylar, doğa kaynaklı olmayıp doğanın ve hukukun yasalarını hiçe sayaninsanın hatasından ileri gelmektedir.2018 yılında JMO İstanbul Şubesi tarafından yapılan ve sonuçları TMMOB-İstanbul İlKoordinasyon Kurulu (İKK) yayını olan Ölçü Dergisin de yayımlanan “İmar affı ve jeolojikriskler” başlıklı teknik çalışmada da açıklandığı gibi, İstanbul il sınırları içerisinde meydanagelen bina çökme, yıkılma, devrilme vb. olayların yaklaşık %85’i insan kaynaklıdır. Üstelikson yıllarda kamuoyunun gündemine gelen bu tür yıkımların geçmişi 1950’lere kadardayanmaktadır.Şekil 1’de görüldüğü gibi, İstanbul jeomorfolojik olarak çok engebeli bir yerleşim alanınasahiptir. Son yıllarda ortaya çıkan bu sorunun en önemli nedenlerinden biri, şehrin topoğrafikve jeolojik yapısı dikkate alınmadan, gelişi güzel açılan yeni imar alanları ve paralelindegelişen plansız kentleşmedir
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) İstanbul Şubeninoluşturduğu teknik ekibimizin saha incelemeleri neticesinde,meydana gelen olaya neden-sonuç ilişkisi açısından bakılmış veortaya çıkan tespitler ve riskler aşağıda verilmiştir.Tespitler;· Kağıthane Yahya Kemal mahallesi, Akıcı sokakta bulunan parselin imar durumunu vebölgenin jeomorfolojisini gözlemlediğimizde, bölgede eğimin yaklaşık %30 olduğutespiti yapılmıştır. · Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Planlı alanlar imar yönetmeliğine göre, yüksek eğimesahip alanların “Önlemli Alan (Ö.A.)” statüsünde değerlendirilmesi ve yapılacak hertürlü inşaat faaliyetlerin de gerekli önlem ve tedbirlerin alınması zorunluluğu açıkçabelirtilmektedir.· Buna karşın, bahse konu parselde 2 yıl önce kazı çalışması yapılmış olup, iki (2)bloktan oluşan projenin bir tanesi tamamlanmıştır. Kayan bölgede bulunan 2. blok içinayrılan alanda yaklaşık 2 yıl önce kazı çukuru açılmış ancak her hangi bir inşaatçalışması yapılmamış, kazı çukuru açık bırakılmıştır.· T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 31.08.2018 tarihli E. l50340 sayılı (2018/10 nolu)"Kazı Güvenliği ve Alınacak Önlemler" ile ilgili genelge yayımlamıştır. Bugenelgeye ilişkin görüşümüz Odamız tarafından 20.03.2019 tarih ve 869/500-2 sayılıyazımızla, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve ilgili kurumlara gönderilmiştir.· İlgili genelgede, kazı güvenliği ve iksa (derin kazı) uygulamalarında geçici durumanalizlerinde, kazı şevlerinin maksimum 2 yıl içerisinde inşaat faaliyetlerinintamamlanarak önüne gerekli desteklerin yapılması gerektiği belirtilmektedir.· Aşağıda verilen uydu fotoğraflarından 15.07.2016 tarihinde kazı çalışmalarınabaşlandığı görülmektedir. 15.07.2016 - 09.03.2019 tarihleri arasında yapılan kazıçalışmasının yaklaşık 2 yıl 9 ay sürdüğü, kazı güvenliği açısından risk teşkil ettiğiuydu fotoğraflarından da net olarak anlaşılmaktadır
Genelgeye göre pratikte ve uygulamada geçici durum analizlerine göre destekli şevkazılarında belirlenen maksimum süre 2 yıl olarak belirlenmesine rağmen;- Jeolojik faktörler,- Hidrojeolojik faktörler,- Çevre yapıları,- Şehir içi dinamik yük ve etkenler,- Komşu parsel ve/veya binalara ait etki durumları,- Jeomorfolojik etkenler,- Bölgesel eğim durumu,gibi iç ve dış etmenlerin etkisinin dikkate alınmadığı yaşanan olayda bir kez dahaortaya çıkmıştır.Pratikte ve uygulamada bu sürenin 2 yılı bulamayacağı, kazı şevlerinin önüneyapılması gereken ek önlemlerin ivedilikle alınması gerektiği, inşaat ve/veya ilgiliprojenin bir an evvel tamamlanması gerekliliğini bir kez daha anlamış bulunmaktayız.· Bahse konu jeolojik, hidrojeolojik, bölgesel ve jeomorfolojik risk faktörlerinin etkisidikkate alındığında, belediyeler ve ilgili idareler tarafından verilen ruhsat ve işsürelerinin toplam inşaat süresi içerisinde kazı şevlerinin başlangıç ve bitiş sürelerininde eklenmesi ve mümkün olduğunca kısa tutulması gerektiği tavsiye edilmektedir.· Yapılacak kazı çalışmalarında ankrajlı perde imalatları için anolar halinde kazıyapılması ve hafriyat alınlarının maksimum 15 m anolar halinde yapılması gerektiğigenelgenin 3.1.1 maddesinde belirtilmektedir.
· Kazı şevlerinde yapılması planlanan aletsel gözlem ve geoteknik enstrümantasyon(inko, loadcell, piezometre vb) ölçümlerinin “Kazı Güvenliği Yönetmeliği” 1.3.11maddesinde belirtildiği gibi, periyodik olarak ölçülmesi ve ilgili idareye raporlanmasıgerekmektedir.·Yaşanan olay göstermektedir ki bu uyarılar dikkate alınmamıştır.Jeolojik riskler;· İstanbul’un jeomorfolojisi engebeli, tepe ve vadilerden oluşmaktadır.· Bu engebeli morfoloji Kuzey Anadolu Fay zonu etkisinde olup, birçok aktif/pasif fayzonuyla biçilmiştir; kayalarda fiziksel ve kimyasal alterasyon (bozunma) yaygındır.· 2007 yılında İBB tarafından yapılan ve yayımlanan mikro bölgeleme çalışmasında buengebeli morfolojinin Gebze’den Silivri’ye kadar uzanan doğu-batı ekseninde 150km’lik hatta 55 farklı formasyon dan (zemin türünden) meydana geldiği ifadeedilmiştir.· Bu formasyonların 41 tanesi (yaklaşık %75) kaya ve benzeri ortamlardanoluşmaktadır; 14 adedi (yaklaşık %25) ise zemin ve zemin ortamlar sınıfında yeralmaktadır.· İstanbul’da meydana gelen bahse konu bina çökme, kayma, yıkılma vb. olayların %15’i doğa kaynaklı (heyelan, sel, su baskını vs) nedenlerden, % 85’ i ise insan kaynaklıihmal ve umursamazlıklardan meydana gelmektedir.· Son dönemlerde insan kaynaklı olduğu tespit edilen kayma ve yıkımların büyük birçoğunluğunun kaya ve benzeri ortamlarda meydana geldiği tespit edilmiştir.· Görece sağlam olarak nitelendirilen bu kaya birimlerinin yüzeye yakın sığ derinlikdiye tabir ettiğimiz (0-10 m) seviyeleri alterasyon ve ayrışmanın etkisi ile mukavemetkaybına maruz kalmış ve birincil özelliğini kaybetmiştir.· Bu son durum “kaya zeminler sağlamdır” düşüncesinin İstanbul için ne derece büyükbir risk içerdiğini ortaya koymaktadır.· Birinci derece deprem zonu içinde yer alan İstanbul’da beklenen Marmara Depremi ilebirlikte kaya zeminlerde ortaya çıkan bu bulgu, kentin ve kent yaşamının büyük birriskle karşı karşıya kaldığını bir kez daha ortaya koymaktadır.Çözüm Önerileri;Bu olay ve benzer durumlarda yapılması gerekenler ve alınması gerekli önlemler aşağıdagenel hatlarıyla özetlenmiştir.· Olayın meydana geldiği sahada gerekli çevre ve güvenlik önlemlerinin ivediliklealınması ve etki alanında bulunan riskli binaların boşaltılması sağlanmalıdır
Kazı çukuru dışarıdan getirilecek olan hafriyat ile kontrollü bir şekildedoldurulmalıdır.· Doldurulduktan sonra jeoteknik projenin tasarlanması, hesap raporunun hazırlanmasıve hazırlanan projeye uygun iksa (derin kazı) uygulamasının yapılması sağlanmalıdır.· Proje dizaynı yapan uzman tarafından kazı şevinin uygun görülen noktalarına aletselgözlem ve geoteknik enstrümantasyon amacı ile cihazlar yerleştirilmelidir. · Sistemin güvenli kazılması ve çevre yapılarında meydana gelebilecek deplasmanlarıntakibi için periyodik ölçümler alınması ve raporlanması yapılmalıdır.· Kazının tamamlanması sırasında harita gurubu tarafından reflektör ölçümlerialınmalıdır.· Nihai derinliğe inildiğinde, fazla zaman kaybetmeden üst yapı inşaat faaliyetlerinebaşlanmalı ve kazı çukurunun önüne yapılacak ek destekler ivedilikle inşa edilmelidir
DEĞERLENDİRME RAPORUKAYA ZEMİNLER SAĞLAM MI?
Önceki yıllarda Sütlüce’de, Ümraniye’de, Ataşehir’de ve Kartal’da olduğu gibi, bugün deKâğıthane’de meydana gelen bu olay ne ilk nede son olacaktır. Hepimizin bildiği gibi sel,heyelan, deprem vb doğa kaynaklı afetler vardır. Ancak son dönemlerde İstanbul’da meydanagelen bina yıkılması, bina çökmesi, bina devrilmesi, toprak kayması vb. gibi can ve malkaybına neden olan olaylar, doğa kaynaklı olmayıp doğanın ve hukukun yasalarını hiçe sayaninsanın hatasından ileri gelmektedir.2018 yılında JMO İstanbul Şubesi tarafından yapılan ve sonuçları TMMOB-İstanbul İlKoordinasyon Kurulu (İKK) yayını olan Ölçü Dergisin de yayımlanan “İmar affı ve jeolojikriskler” başlıklı teknik çalışmada da açıklandığı gibi, İstanbul il sınırları içerisinde meydanagelen bina çökme, yıkılma, devrilme vb. olayların yaklaşık %85’i insan kaynaklıdır. Üstelikson yıllarda kamuoyunun gündemine gelen bu tür yıkımların geçmişi 1950’lere kadardayanmaktadır.Şekil 1’de görüldüğü gibi, İstanbul jeomorfolojik olarak çok engebeli bir yerleşim alanınasahiptir. Son yıllarda ortaya çıkan bu sorunun en önemli nedenlerinden biri, şehrin topoğrafikve jeolojik yapısı dikkate alınmadan, gelişi güzel açılan yeni imar alanları ve paralelindegelişen plansız kentleşmedir
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) İstanbul Şubeninoluşturduğu teknik ekibimizin saha incelemeleri neticesinde,meydana gelen olaya neden-sonuç ilişkisi açısından bakılmış veortaya çıkan tespitler ve riskler aşağıda verilmiştir.Tespitler;· Kağıthane Yahya Kemal mahallesi, Akıcı sokakta bulunan parselin imar durumunu vebölgenin jeomorfolojisini gözlemlediğimizde, bölgede eğimin yaklaşık %30 olduğutespiti yapılmıştır. · Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Planlı alanlar imar yönetmeliğine göre, yüksek eğimesahip alanların “Önlemli Alan (Ö.A.)” statüsünde değerlendirilmesi ve yapılacak hertürlü inşaat faaliyetlerin de gerekli önlem ve tedbirlerin alınması zorunluluğu açıkçabelirtilmektedir.· Buna karşın, bahse konu parselde 2 yıl önce kazı çalışması yapılmış olup, iki (2)bloktan oluşan projenin bir tanesi tamamlanmıştır. Kayan bölgede bulunan 2. blok içinayrılan alanda yaklaşık 2 yıl önce kazı çukuru açılmış ancak her hangi bir inşaatçalışması yapılmamış, kazı çukuru açık bırakılmıştır.· T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 31.08.2018 tarihli E. l50340 sayılı (2018/10 nolu)"Kazı Güvenliği ve Alınacak Önlemler" ile ilgili genelge yayımlamıştır. Bugenelgeye ilişkin görüşümüz Odamız tarafından 20.03.2019 tarih ve 869/500-2 sayılıyazımızla, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve ilgili kurumlara gönderilmiştir.· İlgili genelgede, kazı güvenliği ve iksa (derin kazı) uygulamalarında geçici durumanalizlerinde, kazı şevlerinin maksimum 2 yıl içerisinde inşaat faaliyetlerinintamamlanarak önüne gerekli desteklerin yapılması gerektiği belirtilmektedir.· Aşağıda verilen uydu fotoğraflarından 15.07.2016 tarihinde kazı çalışmalarınabaşlandığı görülmektedir. 15.07.2016 - 09.03.2019 tarihleri arasında yapılan kazıçalışmasının yaklaşık 2 yıl 9 ay sürdüğü, kazı güvenliği açısından risk teşkil ettiğiuydu fotoğraflarından da net olarak anlaşılmaktadır
Genelgeye göre pratikte ve uygulamada geçici durum analizlerine göre destekli şevkazılarında belirlenen maksimum süre 2 yıl olarak belirlenmesine rağmen;- Jeolojik faktörler,- Hidrojeolojik faktörler,- Çevre yapıları,- Şehir içi dinamik yük ve etkenler,- Komşu parsel ve/veya binalara ait etki durumları,- Jeomorfolojik etkenler,- Bölgesel eğim durumu,gibi iç ve dış etmenlerin etkisinin dikkate alınmadığı yaşanan olayda bir kez dahaortaya çıkmıştır.Pratikte ve uygulamada bu sürenin 2 yılı bulamayacağı, kazı şevlerinin önüneyapılması gereken ek önlemlerin ivedilikle alınması gerektiği, inşaat ve/veya ilgiliprojenin bir an evvel tamamlanması gerekliliğini bir kez daha anlamış bulunmaktayız.· Bahse konu jeolojik, hidrojeolojik, bölgesel ve jeomorfolojik risk faktörlerinin etkisidikkate alındığında, belediyeler ve ilgili idareler tarafından verilen ruhsat ve işsürelerinin toplam inşaat süresi içerisinde kazı şevlerinin başlangıç ve bitiş sürelerininde eklenmesi ve mümkün olduğunca kısa tutulması gerektiği tavsiye edilmektedir.· Yapılacak kazı çalışmalarında ankrajlı perde imalatları için anolar halinde kazıyapılması ve hafriyat alınlarının maksimum 15 m anolar halinde yapılması gerektiğigenelgenin 3.1.1 maddesinde belirtilmektedir.
· Kazı şevlerinde yapılması planlanan aletsel gözlem ve geoteknik enstrümantasyon(inko, loadcell, piezometre vb) ölçümlerinin “Kazı Güvenliği Yönetmeliği” 1.3.11maddesinde belirtildiği gibi, periyodik olarak ölçülmesi ve ilgili idareye raporlanmasıgerekmektedir.·Yaşanan olay göstermektedir ki bu uyarılar dikkate alınmamıştır.Jeolojik riskler;· İstanbul’un jeomorfolojisi engebeli, tepe ve vadilerden oluşmaktadır.· Bu engebeli morfoloji Kuzey Anadolu Fay zonu etkisinde olup, birçok aktif/pasif fayzonuyla biçilmiştir; kayalarda fiziksel ve kimyasal alterasyon (bozunma) yaygındır.· 2007 yılında İBB tarafından yapılan ve yayımlanan mikro bölgeleme çalışmasında buengebeli morfolojinin Gebze’den Silivri’ye kadar uzanan doğu-batı ekseninde 150km’lik hatta 55 farklı formasyon dan (zemin türünden) meydana geldiği ifadeedilmiştir.· Bu formasyonların 41 tanesi (yaklaşık %75) kaya ve benzeri ortamlardanoluşmaktadır; 14 adedi (yaklaşık %25) ise zemin ve zemin ortamlar sınıfında yeralmaktadır.· İstanbul’da meydana gelen bahse konu bina çökme, kayma, yıkılma vb. olayların %15’i doğa kaynaklı (heyelan, sel, su baskını vs) nedenlerden, % 85’ i ise insan kaynaklıihmal ve umursamazlıklardan meydana gelmektedir.· Son dönemlerde insan kaynaklı olduğu tespit edilen kayma ve yıkımların büyük birçoğunluğunun kaya ve benzeri ortamlarda meydana geldiği tespit edilmiştir.· Görece sağlam olarak nitelendirilen bu kaya birimlerinin yüzeye yakın sığ derinlikdiye tabir ettiğimiz (0-10 m) seviyeleri alterasyon ve ayrışmanın etkisi ile mukavemetkaybına maruz kalmış ve birincil özelliğini kaybetmiştir.· Bu son durum “kaya zeminler sağlamdır” düşüncesinin İstanbul için ne derece büyükbir risk içerdiğini ortaya koymaktadır.· Birinci derece deprem zonu içinde yer alan İstanbul’da beklenen Marmara Depremi ilebirlikte kaya zeminlerde ortaya çıkan bu bulgu, kentin ve kent yaşamının büyük birriskle karşı karşıya kaldığını bir kez daha ortaya koymaktadır.Çözüm Önerileri;Bu olay ve benzer durumlarda yapılması gerekenler ve alınması gerekli önlemler aşağıdagenel hatlarıyla özetlenmiştir.· Olayın meydana geldiği sahada gerekli çevre ve güvenlik önlemlerinin ivediliklealınması ve etki alanında bulunan riskli binaların boşaltılması sağlanmalıdır
Kazı çukuru dışarıdan getirilecek olan hafriyat ile kontrollü bir şekildedoldurulmalıdır.· Doldurulduktan sonra jeoteknik projenin tasarlanması, hesap raporunun hazırlanmasıve hazırlanan projeye uygun iksa (derin kazı) uygulamasının yapılması sağlanmalıdır.· Proje dizaynı yapan uzman tarafından kazı şevinin uygun görülen noktalarına aletselgözlem ve geoteknik enstrümantasyon amacı ile cihazlar yerleştirilmelidir. · Sistemin güvenli kazılması ve çevre yapılarında meydana gelebilecek deplasmanlarıntakibi için periyodik ölçümler alınması ve raporlanması yapılmalıdır.· Kazının tamamlanması sırasında harita gurubu tarafından reflektör ölçümlerialınmalıdır.· Nihai derinliğe inildiğinde, fazla zaman kaybetmeden üst yapı inşaat faaliyetlerinebaşlanmalı ve kazı çukurunun önüne yapılacak ek destekler ivedilikle inşa edilmelidir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder