PwC ve ULI Gayrimenkulde Gelişen Trendler 2020 Avrupa Raporu:
Politik ve ekonomik dalgalanmalara rağmen
gayrimenkul cazibesini koruyor
PwC ve Urban Land Institute (ULI)’ın gayrimenkul sektörüne ışık tutan araştırması Gayrimenkulde Gelişen Trendler Avrupa 2020 raporunun sonuçları İstanbul’da sektör temsilcilerinin bir araya geldiği toplantıda kamuoyu ile paylaşıldı.
Rapora göre politika ve ekonomideki dalgalanmalara rağmen Avrupa genelinde sektör liderleri gayrimenkulün cazip ve talep gören bir yatırım alanı olmaya devam edeceği görüşündeler. Pozitif ama temkinli bir yaklaşımın öne çıktığı raporda, araştırmaya katılanların üçte ikisinden fazlası 2020 yılında; şirketlerine en büyük etkiyi artan inşaat maliyetlerinin yapacağını belirtti. Uygun fiyatlı konutların olmaması gayrimenkul yatırımcıları için hem endişe hem de fırsat yaratan alan olmaya devam ediyor. Geçtiğimiz yıla göre önemli bir artışla katılımcıların %61’i önümüzdeki yıl uygun fiyatlı konut konusunun daha da derinleşeceğini dile getiriyor.
Politik belirsizlik önemli bir endişe kaynağı
Raporda; sektörün Avrupa ve dünya genelindeki politik belirsizliklerin gölgesinde kaldığı görüşü öne çıkıyor. Politik belirsizlik dünya genelinde katılımcıların %81’i, Avrupa’daki katılımcıların ise %70’i tarafından en önemli endişe kaynağı olarak gösteriliyor. Katılımcıların yaklaşık %60’ı ulusal politikalar hakkında da endişeli. Bu oran, geçtiğimiz yıla göre oldukça yüksek ve bu durum yatırımcıların İngiltere ve Almanya pazarlarına yaklaşımını etkiliyor.
Çevresel, sosyal ve yönetişim konularına ilişkin endişeler sektörün gündeminde bir süredir yer tutarken, bu yıl bu konulara yaklaşımda anlamlı bir değişiklik olduğu görülüyor. Katılımcıların üçte ikisinden fazlası, çevresel sorunların işlerine etkisi hakkında endişeli olduklarını dile getiriyor. Kurumsal yatırımcılar çevresel, sosyal ve yönetişimsel yatırım kriterleri ortaya koyarken yatırım yöneticileri bu kriterleri karşılama çabası içindeler. Sektördeki diğer oyuncular da geliştirme projeleri ve yatırımların gelecekte Paris Anlaşması’nın şartlarına uygun olmasını sağlamak için artan yasal düzenlemelerden kaynaklanan emisyon azaltma hedeflerine uyum sağlamaya çalışıyorlar.
Raporda sektörün özellikle iklim riskleri konusunda daha da bilinçlendiği öne çıkıyor. Araştırma katılımcılarının neredeyse yarısı, hâlihazırdaki gayrimenkul portföylerinde iklim değişikliği riskinin yükseldiğini, %73’ü ise bu riskin önümüzdeki beş yılda daha da artmasını beklediğini belirtti.
Yatırım ve geliştirme potansiyeli açısından Avrupa kentleri sıralaması
Bu yılın raporundaki kent sıralamaları, katılımcıların likidite ve istikrar sunduğuna inanılan kentlere odaklandıklarını, pazara yön veren fırsatlara önem verdiklerini ve temkinli yaklaşımlarını yansıtıyor. Yatırımcıların 2020 yılı için Paris’i Brexit’ten, 2024 Olimpiyat Oyunlarından ve özellikle de Büyük Paris projesinden bekledikleri zincirleme fayda sebebi ile listenin başına yerleştirdiklerini görüyoruz.
Araştırmada yer alan 4 Alman kenti (Berlin, Frankfurt, Münih ve Hamburg ) de ilk on içinde yer alıyor. Bu sıralama, Almanya’nın ekonomisiyle ilgili endişeleri geçersiz kılarak “oldukça sağlıklı” değerlendirildiğini gösteriyor. Benzer şekilde, iyi arz/ talep dinamikleri Amsterdam ve Madrid gibi kentleri de ilk ona sokmaya yetiyor.
Brexit’le ilgili süren endişelere rağmen, katılımcıların üçte birinin ‘iyi’ veya ‘çok iyi’ ; üçte birinin ise orta düzeyde olduğunu belirtmesiyle Londra bu yıl listede dördüncü sırada yer alıyor. Buna karşılık, özellikle merkezi iş alanlarındaki gayrimenkuller iyi performans göstermesine rağmen diğer İngiliz kentleri Manchester, Birmingham ve Edinburgh, hala Brexit’ten kaynaklanan belirsizliğin etkisi altında kaldığından listenin alt kısımlarında yer alıyorlar.
31 Avrupa kentinin yer aldığı listede Türkiye’den temsil edilen tek kent olan İstanbul, bu yıl geçen yılki gibi sonuncu sırada değil ancak sadece Moskova’nın üzerinde 30. Sırada yer alıyor.
Gayrimenkulde Gelişen Trendler Listesi’nin ilk 10 kenti…
Paris
Berlin
Frankfurt
Londra
Madrid
Amsterdam
Münih
Hamburg
Barselona
Lizbon
Kentsel mobilite
Raporda aynı zamanda akıllı mobilite çözümlerinin daha fazla kullanımının, Avrupa kentlerinin başarı ve büyüme potansiyeli için ne kadar vazgeçilmez görüldüğü incelendi. Araştırma katılımcılarının yaklaşık %80’i gelişen mobilite ve altyapı çözümlerinin yatırım kararı alma süreçlerinde etkili olduğunu söylüyor.
Ulaşım bağlantısı, kent seçimini etkileyen en önemli faktör olarak görülüyor. Bisiklet/motosiklet ve araç paylaşımından otomatik araçlara kadar yeni çözümler, gayrimenkul yatırımcıları ve geliştiricilerin en değerli bina ve bölge tercihlerini değiştirebiliyor.
Gayrimenkulde Gelişen Trendler Avrupa 2020 rapor sonuçlarının sektör uzmanları tarafından ele alındığı toplantıda konuşan PwC Türkiye Gayrimenkul Sektörü Lideri Ersun Bayraktaroğlu rapor sonuçlarını şöyle değerlendirdi: “900’e yakın katılımcının 2020 yılının Avrupa gayrimenkulü için tüm politik belirsizliklere, maliyet artışlarına ve karışıklıklara rağmen yine de olumlu geçeceğini söylemesi özellikle son yıllarda ortaya çıkan trend olan, artık gayrimenkulün sadece alınıp satılan ya da kiraya verilen bir yatırım aracı olmaktan uzaklaşmasının bir sonucu belki de. Raporda da söylendiği gibi iyi pazar dinamikleri, likidite, geleceğe yönelik özellikle de toplumsal refahı artırıcı adımlar ve kentsel mobilitenin artması ile gayrimenkulün bir hizmet ürünü haline dönüşmesi, gelişen teknolojik altyapı ile geleceğe daha umutla bakılmasına imkân sağlıyor.
Ülkemizde de kentlerin planlanmasında “insan” ve “toplum” odaklı kent uygulamalarının teknoloji ile birleştirilmesi sayesinde gayrimenkule erişimin kolaylaşmasını beklemek hiç de yanlış olmaz. Sadece barınma ya da sadece iş odaklı gayrimenkul üretimi döneminin kapandığını, ülkemiz için de gayrimenkulün sağlayacağı kişisel ve toplumsal faydanın dikkate alındığı bir gayrimenkul planlamasının gerekli olduğunu düşündürtüyor bu yılın raporu.”
Toplantının açılışında konuşan ULI Türkiye Başkanı Zafer Baysal şunları söyledi:
“Avrupa’da gayrimenkul yatırımcılarının risk iştahı hala temkinli ama olumlu bir seyir izlerken yatırım yaptıkları gayrimenkul kategorilerinde geçmiş yıllardaki rapor araştırma sonuçlarına göre iştahlarının belirgin olarak lojistik tesislerine, yaşlı bakım ve emekli evlerine, paylaşımlı ekonomi kapsamındaki karma kullanımlı yaşam projelerine, öğrenci yurtlarına, sağlık tesislerine, data merkezlerine, servisli apartmanlara, paylaşımlı ofislere, esnek hizmetler sunan servisli ofislere, endüstriyel depolara, self-servis depolama alanlarına, otellere, bilim parklarına, sosyal meskenlere ve şehir merkezlerindeki MİA bölgesi ofislerine kaymakta olduğunu yıllar itibari ile artarak gözlemlemekteyiz.
Bundan 7-8 sene önceki Gayrimenkulde Gelişen Trendler Raporları’nda ön sıralarda yer alan şehir içi ve şehir dışı Alışveriş Merkezlerinin gayrimenkul yatırımcıları tarafından artık listenin en sonlarında ve en az geliştirilen ve talep gören ticari gayrimenkul kategorisi olarak değerlendirildiğini de görmekteyiz.
Gayrimenkulde Gelişen Trendler arasında ise en ön plana çıkan eğilim olarak yükselen geliştirme ve inşaat maliyetlerinin sonucu olarak gitgide zorlaşmakta olan ev sahibi ya da kiracı olma noktasında Avrupa’da hükümetlerin kira artışlarının daha da güçlü olarak kontrol altında tutulmasına yönelik büyük bir baskı ile karşı karşıya kalıyor olmalarıdır. İklim krizi geliştiricileri ve yatırımcıları daha fazla önlem ve tedbirler almaya zorlayarak tedirgin eden bir başka bir trend. Yeni bir akım olan Proptech ise gayrimenkullerin ve ilgili servis operasyon ve yönetim hizmetlerinin yeni teknolojileri kullanarak gayrimenkul ve teknolojinin içiçe geçmesi ile yatırımcı ve kullanıcılar için büyük avantajlar sağlayan bir gayrimenkul geliştirme uzmanlık alanı olarak bir kutup yıldız gibi parlayarak gayrimenkul geliştirmenin geleceğinin burada olduğuna dair adeta bir projektör gibi ışık tutarken, içerisinde konutların da yer aldığı karma kullanımlı projelerin de artık çok daha belirgin bir şehirleşme mozaiği olarak karşımıza çıkacak bir gayrimenkul geliştirme trendi olduğu da raporda ifade bulan en önemli eğilimlerden biridir.”
Editöre Notlar
Gayrimenkulde Gelişen Trendler Avrupa
Gayrimenkulde Gelişen Trendler Avrupa, Urban Land Institute (ULI) ve PwC iş birliğiyle 2003'ten bu yana her yıl yayımlanan bir rapordur. Raporda; Avrupa'daki gayrimenkul yatırımı ve geliştirme trendleri, gayrimenkul finans ve sermaye pazarları ile birlikte emlak sektörüne ve coğrafi bölgelere göre trendler yer almaktadır. Yatırımcılar, geliştiriciler, kredi verenler, aracılar ve danışmanlardan oluşan, uluslararası tanınmış 900'den fazla gayrimenkul profesyonelinin görüşlerine dayalıdır.
Urban Land Institute hakkında
Urban Land Institute (www.uli.org), üyeleri tarafından desteklenen, kâr amacı gütmeyen bir eğitim ve araştırma enstitüsüdür. Kuruluş amacı, arazilerin sağduyulu şekilde kullanımı, dünya genelinde gelişen topluluklar oluşturma ve bunları sürdürülebilir kılma gibi konularda liderlik rolü üstlenmektir. 1936 yılında kurulan Enstitü’nün arazi kullanımı ve imar alanlarının tüm yönlerini temsil eden dünya çapında 40.000’i aşkın mensubu bulunmaktadır. Daha detaylı bilgi için: europe.uli.org.
PwC Hakkında
PwC, stratejiden uygulamaya 360º iş çözümleriyle, denetim, danışmanlık ve vergi hizmetleri alanlarında kaliteli hizmet sunmaya odaklanmış, 158 ülkede 250.000’yi aşkın çalışanın oluşturduğu bir topluluktur. 1981’den bu yana Türkiye’de iş dünyasına hizmet sunan PwC; İstanbul, Ankara, Bursa ve İzmir’deki 5 ofisinde, yaklaşık 1.800 kişilik profesyonel kadrosuyla Türk iş dünyasına güvenilir danışman olarak katma değeri yüksek çözümler sağlar.
yilmazparlar@yahoo.com
Politik ve ekonomik dalgalanmalara rağmen
gayrimenkul cazibesini koruyor
PwC ve Urban Land Institute (ULI)’ın gayrimenkul sektörüne ışık tutan araştırması Gayrimenkulde Gelişen Trendler Avrupa 2020 raporunun sonuçları İstanbul’da sektör temsilcilerinin bir araya geldiği toplantıda kamuoyu ile paylaşıldı.
Rapora göre politika ve ekonomideki dalgalanmalara rağmen Avrupa genelinde sektör liderleri gayrimenkulün cazip ve talep gören bir yatırım alanı olmaya devam edeceği görüşündeler. Pozitif ama temkinli bir yaklaşımın öne çıktığı raporda, araştırmaya katılanların üçte ikisinden fazlası 2020 yılında; şirketlerine en büyük etkiyi artan inşaat maliyetlerinin yapacağını belirtti. Uygun fiyatlı konutların olmaması gayrimenkul yatırımcıları için hem endişe hem de fırsat yaratan alan olmaya devam ediyor. Geçtiğimiz yıla göre önemli bir artışla katılımcıların %61’i önümüzdeki yıl uygun fiyatlı konut konusunun daha da derinleşeceğini dile getiriyor.
Politik belirsizlik önemli bir endişe kaynağı
Raporda; sektörün Avrupa ve dünya genelindeki politik belirsizliklerin gölgesinde kaldığı görüşü öne çıkıyor. Politik belirsizlik dünya genelinde katılımcıların %81’i, Avrupa’daki katılımcıların ise %70’i tarafından en önemli endişe kaynağı olarak gösteriliyor. Katılımcıların yaklaşık %60’ı ulusal politikalar hakkında da endişeli. Bu oran, geçtiğimiz yıla göre oldukça yüksek ve bu durum yatırımcıların İngiltere ve Almanya pazarlarına yaklaşımını etkiliyor.
Çevresel, sosyal ve yönetişim konularına ilişkin endişeler sektörün gündeminde bir süredir yer tutarken, bu yıl bu konulara yaklaşımda anlamlı bir değişiklik olduğu görülüyor. Katılımcıların üçte ikisinden fazlası, çevresel sorunların işlerine etkisi hakkında endişeli olduklarını dile getiriyor. Kurumsal yatırımcılar çevresel, sosyal ve yönetişimsel yatırım kriterleri ortaya koyarken yatırım yöneticileri bu kriterleri karşılama çabası içindeler. Sektördeki diğer oyuncular da geliştirme projeleri ve yatırımların gelecekte Paris Anlaşması’nın şartlarına uygun olmasını sağlamak için artan yasal düzenlemelerden kaynaklanan emisyon azaltma hedeflerine uyum sağlamaya çalışıyorlar.
Raporda sektörün özellikle iklim riskleri konusunda daha da bilinçlendiği öne çıkıyor. Araştırma katılımcılarının neredeyse yarısı, hâlihazırdaki gayrimenkul portföylerinde iklim değişikliği riskinin yükseldiğini, %73’ü ise bu riskin önümüzdeki beş yılda daha da artmasını beklediğini belirtti.
Yatırım ve geliştirme potansiyeli açısından Avrupa kentleri sıralaması
Bu yılın raporundaki kent sıralamaları, katılımcıların likidite ve istikrar sunduğuna inanılan kentlere odaklandıklarını, pazara yön veren fırsatlara önem verdiklerini ve temkinli yaklaşımlarını yansıtıyor. Yatırımcıların 2020 yılı için Paris’i Brexit’ten, 2024 Olimpiyat Oyunlarından ve özellikle de Büyük Paris projesinden bekledikleri zincirleme fayda sebebi ile listenin başına yerleştirdiklerini görüyoruz.
Araştırmada yer alan 4 Alman kenti (Berlin, Frankfurt, Münih ve Hamburg ) de ilk on içinde yer alıyor. Bu sıralama, Almanya’nın ekonomisiyle ilgili endişeleri geçersiz kılarak “oldukça sağlıklı” değerlendirildiğini gösteriyor. Benzer şekilde, iyi arz/ talep dinamikleri Amsterdam ve Madrid gibi kentleri de ilk ona sokmaya yetiyor.
Brexit’le ilgili süren endişelere rağmen, katılımcıların üçte birinin ‘iyi’ veya ‘çok iyi’ ; üçte birinin ise orta düzeyde olduğunu belirtmesiyle Londra bu yıl listede dördüncü sırada yer alıyor. Buna karşılık, özellikle merkezi iş alanlarındaki gayrimenkuller iyi performans göstermesine rağmen diğer İngiliz kentleri Manchester, Birmingham ve Edinburgh, hala Brexit’ten kaynaklanan belirsizliğin etkisi altında kaldığından listenin alt kısımlarında yer alıyorlar.
31 Avrupa kentinin yer aldığı listede Türkiye’den temsil edilen tek kent olan İstanbul, bu yıl geçen yılki gibi sonuncu sırada değil ancak sadece Moskova’nın üzerinde 30. Sırada yer alıyor.
Gayrimenkulde Gelişen Trendler Listesi’nin ilk 10 kenti…
Paris
Berlin
Frankfurt
Londra
Madrid
Amsterdam
Münih
Hamburg
Barselona
Lizbon
Kentsel mobilite
Raporda aynı zamanda akıllı mobilite çözümlerinin daha fazla kullanımının, Avrupa kentlerinin başarı ve büyüme potansiyeli için ne kadar vazgeçilmez görüldüğü incelendi. Araştırma katılımcılarının yaklaşık %80’i gelişen mobilite ve altyapı çözümlerinin yatırım kararı alma süreçlerinde etkili olduğunu söylüyor.
Ulaşım bağlantısı, kent seçimini etkileyen en önemli faktör olarak görülüyor. Bisiklet/motosiklet ve araç paylaşımından otomatik araçlara kadar yeni çözümler, gayrimenkul yatırımcıları ve geliştiricilerin en değerli bina ve bölge tercihlerini değiştirebiliyor.
Gayrimenkulde Gelişen Trendler Avrupa 2020 rapor sonuçlarının sektör uzmanları tarafından ele alındığı toplantıda konuşan PwC Türkiye Gayrimenkul Sektörü Lideri Ersun Bayraktaroğlu rapor sonuçlarını şöyle değerlendirdi: “900’e yakın katılımcının 2020 yılının Avrupa gayrimenkulü için tüm politik belirsizliklere, maliyet artışlarına ve karışıklıklara rağmen yine de olumlu geçeceğini söylemesi özellikle son yıllarda ortaya çıkan trend olan, artık gayrimenkulün sadece alınıp satılan ya da kiraya verilen bir yatırım aracı olmaktan uzaklaşmasının bir sonucu belki de. Raporda da söylendiği gibi iyi pazar dinamikleri, likidite, geleceğe yönelik özellikle de toplumsal refahı artırıcı adımlar ve kentsel mobilitenin artması ile gayrimenkulün bir hizmet ürünü haline dönüşmesi, gelişen teknolojik altyapı ile geleceğe daha umutla bakılmasına imkân sağlıyor.
Ülkemizde de kentlerin planlanmasında “insan” ve “toplum” odaklı kent uygulamalarının teknoloji ile birleştirilmesi sayesinde gayrimenkule erişimin kolaylaşmasını beklemek hiç de yanlış olmaz. Sadece barınma ya da sadece iş odaklı gayrimenkul üretimi döneminin kapandığını, ülkemiz için de gayrimenkulün sağlayacağı kişisel ve toplumsal faydanın dikkate alındığı bir gayrimenkul planlamasının gerekli olduğunu düşündürtüyor bu yılın raporu.”
Toplantının açılışında konuşan ULI Türkiye Başkanı Zafer Baysal şunları söyledi:
“Avrupa’da gayrimenkul yatırımcılarının risk iştahı hala temkinli ama olumlu bir seyir izlerken yatırım yaptıkları gayrimenkul kategorilerinde geçmiş yıllardaki rapor araştırma sonuçlarına göre iştahlarının belirgin olarak lojistik tesislerine, yaşlı bakım ve emekli evlerine, paylaşımlı ekonomi kapsamındaki karma kullanımlı yaşam projelerine, öğrenci yurtlarına, sağlık tesislerine, data merkezlerine, servisli apartmanlara, paylaşımlı ofislere, esnek hizmetler sunan servisli ofislere, endüstriyel depolara, self-servis depolama alanlarına, otellere, bilim parklarına, sosyal meskenlere ve şehir merkezlerindeki MİA bölgesi ofislerine kaymakta olduğunu yıllar itibari ile artarak gözlemlemekteyiz.
Bundan 7-8 sene önceki Gayrimenkulde Gelişen Trendler Raporları’nda ön sıralarda yer alan şehir içi ve şehir dışı Alışveriş Merkezlerinin gayrimenkul yatırımcıları tarafından artık listenin en sonlarında ve en az geliştirilen ve talep gören ticari gayrimenkul kategorisi olarak değerlendirildiğini de görmekteyiz.
Gayrimenkulde Gelişen Trendler arasında ise en ön plana çıkan eğilim olarak yükselen geliştirme ve inşaat maliyetlerinin sonucu olarak gitgide zorlaşmakta olan ev sahibi ya da kiracı olma noktasında Avrupa’da hükümetlerin kira artışlarının daha da güçlü olarak kontrol altında tutulmasına yönelik büyük bir baskı ile karşı karşıya kalıyor olmalarıdır. İklim krizi geliştiricileri ve yatırımcıları daha fazla önlem ve tedbirler almaya zorlayarak tedirgin eden bir başka bir trend. Yeni bir akım olan Proptech ise gayrimenkullerin ve ilgili servis operasyon ve yönetim hizmetlerinin yeni teknolojileri kullanarak gayrimenkul ve teknolojinin içiçe geçmesi ile yatırımcı ve kullanıcılar için büyük avantajlar sağlayan bir gayrimenkul geliştirme uzmanlık alanı olarak bir kutup yıldız gibi parlayarak gayrimenkul geliştirmenin geleceğinin burada olduğuna dair adeta bir projektör gibi ışık tutarken, içerisinde konutların da yer aldığı karma kullanımlı projelerin de artık çok daha belirgin bir şehirleşme mozaiği olarak karşımıza çıkacak bir gayrimenkul geliştirme trendi olduğu da raporda ifade bulan en önemli eğilimlerden biridir.”
Editöre Notlar
Gayrimenkulde Gelişen Trendler Avrupa
Gayrimenkulde Gelişen Trendler Avrupa, Urban Land Institute (ULI) ve PwC iş birliğiyle 2003'ten bu yana her yıl yayımlanan bir rapordur. Raporda; Avrupa'daki gayrimenkul yatırımı ve geliştirme trendleri, gayrimenkul finans ve sermaye pazarları ile birlikte emlak sektörüne ve coğrafi bölgelere göre trendler yer almaktadır. Yatırımcılar, geliştiriciler, kredi verenler, aracılar ve danışmanlardan oluşan, uluslararası tanınmış 900'den fazla gayrimenkul profesyonelinin görüşlerine dayalıdır.
Urban Land Institute hakkında
Urban Land Institute (www.uli.org), üyeleri tarafından desteklenen, kâr amacı gütmeyen bir eğitim ve araştırma enstitüsüdür. Kuruluş amacı, arazilerin sağduyulu şekilde kullanımı, dünya genelinde gelişen topluluklar oluşturma ve bunları sürdürülebilir kılma gibi konularda liderlik rolü üstlenmektir. 1936 yılında kurulan Enstitü’nün arazi kullanımı ve imar alanlarının tüm yönlerini temsil eden dünya çapında 40.000’i aşkın mensubu bulunmaktadır. Daha detaylı bilgi için: europe.uli.org.
PwC Hakkında
PwC, stratejiden uygulamaya 360º iş çözümleriyle, denetim, danışmanlık ve vergi hizmetleri alanlarında kaliteli hizmet sunmaya odaklanmış, 158 ülkede 250.000’yi aşkın çalışanın oluşturduğu bir topluluktur. 1981’den bu yana Türkiye’de iş dünyasına hizmet sunan PwC; İstanbul, Ankara, Bursa ve İzmir’deki 5 ofisinde, yaklaşık 1.800 kişilik profesyonel kadrosuyla Türk iş dünyasına güvenilir danışman olarak katma değeri yüksek çözümler sağlar.
yilmazparlar@yahoo.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder